Blog

Takatiniz Var mı? Peki Zamanınız Var mı?

Takatiniz Var mı? Peki Zamanınız Var mı?

Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on whatsapp

Hep yürüyüşte geliyor aklıma bazı fikirler, kuş seslerinin etkisi var biliyorum. İyi ki varlar. Güneş yokken ve hava kapalı dediğimiz zamanlarda hatta yağmur yağarken bile ara vermiyorlar ötüşlerine, ne azim, ne gayret, ne tutku…

Benim neye tutkum var böylesine diye düşünüyorum, siz de düşünün isterim kendi tutkularınızı, hani kuşlarınki kadar…

Meslek değişimi hayali içindesiniz ya da iş değişikliği, sektör değişikliği genel anlamda kariyerde yapılacak bir değişim. Belki de en başındasınız kariyeriniz ve iş arıyorsunuz. Bu gibi durumlarda yapılması gereken bazı şeyler var değil mi? Tam da burada hep şunu duyarım: “Yapılması gereken çok şey var ama hiç vaktim yok!” Neye? Cv hazırlamaya, yeni bir konuda bilgi edinmek için araştırmaya, makaleler ve kitaplar okumaya, yeni bir okula, bir eğitime başlamaya, hiç biri için vakit yok.

Düzenli bir işiniz varsa, büyük şehirde yaşıyorsanız, saatleriniz trafikte harcanıyor ise ya da pandemide home office çalışıyorsanız, mesai kavramı yerle bir olduysa, hele bir de evli ve çocukluysanız nasıl vaktiniz olabilir ki? Olsa garip olurdu doğrusu. Bildiğimiz üzere gün 24 saat ve bir dakika daha fazlasını almak mümkün değil.

Çok uzun zamandır kimseye ulaşamadığımı fark ediyorum. Çalan telefonun açılma ihtimali pek düşük, geri aramak diye bir olgu var çünkü. Mesaj gönderdiğimiz uygulamalarda bizi en çok ne karşılıyor; meşgulum, acil ise yazın, işteyim…İletişim çağında iletişemiyor olma durumu. Tam bu kısımda çok dalga geçerim kendimle, “Tamam, ben yoğunum çünkü dünyayı kurtarmakla meşgulüm, peki herkes mi öyle?”

Zaman sorunumuza dönelim. Bazı önerilerim var ama biraz canınızı sıkabilirim. Örneğin hiç şöyle bir cümle duydunuz mu kimseden: “Şu diziyi izlemeyi çok istiyorum ama zamanım yok!” Ben hep şöyle duyuyorum: “Yaşasın, bu akşam şu dizinin yeni bölümü yayınlanıyor ve ben bir haftadır onu bekliyorum.” ya da “Şu eski diziye başladım, bir oturuşta ilk sezonun yarısını bitirdim.” Bütün bunlar bende şöyle bir düşünce yaratıyor: diziyi seyretmek için zaman buluyor, bunun için kendine ortam da yaratıyor, malum pandemide evin her bir metre karesi en aktif şekilde kullanılıyor, her oda ortak mekan haline geldi ve tek başına kalabilmek epey zorlaştı. Ve hatta bunu aynı anda birden fazla dizi için yapan kişiler biliyorum, iki, dört, altı. Aynı anda en fazla sekiz dizi takip eden biliyorum. Gençlerle yaptığım söyleşilerde bu soruyu sormayı seviyorum, malumunuz en çok onlar zaman fukarası.

Tamam kabul ediyorum dizi izlemek gayet keyifli bir şey hatta uzun zamandır yaşanmayan yoğun duyguların bu sayede yaşadığını da duymuştum bir dostumdan. Anlıyorum ama yine de garip geliyor işte, nasıl oluyor da yarım saatlik bir araştırma yapamazken, haftada bir saatlik bir kursa katılamazken, bu kadar zaman fakiriyken tam da ekran karşısında saatler, günler geceler, hayatlar geçiyor.

“Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken

Yıllar hayatlar geçiyor” diyor Teoman

Bu arada ilham verici kitabı Fasa Fiso şiddetle tavsiye olunur, tabi kitap okumaya zamanı olanlara ?

Potential Analytics simülasyonları ile gerçekleştirdiğimiz Değerleme Merkezi projelerinde, müşterilerimizin en çok görmek istedikleri yetkinlerin başında geliyor zaman yönetimi. Çok da haksız değiller tabi bunca kişi zamansızlıktan şikayet ederken, gelişim alanlarını belirlemek ve geliştirmeye niyet etmek şüphesiz en akıllıca yol.

Belki kariyerinizde değişmesi gereken yerler var, demiştik ya gelin bir de şuradan bakalım; yeni bir konu üzerinde çalışıyorsunuz, bu yeni iş, ya da yeni konu sizi çok ama çok heyecanlandırıyor olsaydı neler olurdu? Şunları duymaz mıydık: “Bu akşam eve gider gitmez yeni kitabımı alacağım elime, sessiz bir köşe bulacağım kendime çocuklar uyuduktan sonra, telefonu da diğer odada bırakacağım, bölünmeyeyim diye. İçinde şahane örnekler var çok merak ediyorum. Uygulamalara da başladım ama henüz yeterince sakin ortam bulamadım, bu akşam niyetliyim ona da.” Heyecanı duydunuz mu? Diziden alınan keyfe benziyor mu? Sizi temin ederim yeni konu, yeni alan, yeni iş her neyse yaşam amacınıza bir miktar dokunuyorsa bu cümleleri söylemeniz an meselesi. Bundan çok eminim çünkü onlarca danışanımdan benzer şeyleri dinledim. Hadi onları da unuttuk diyelim en az bir kişinin bu duyguları yaşadığını biliyorum: şahsen kendim.

İlk çocuğum doğduğunda yüksek lisanstaydım. Telefonun fişini çekip (ev telefonu zamanları), kapının zilini iptal edip,  yavruyu uyutup tez yazıyordum. Kolay değildi ama tam da yukarıda tariflediğim gibiydi. Kimse bana bu kadar zor olacağını söylememişti, kimse kolay olacak da dememişti.

Benzer duyguyu iş yaşamımda çokça kez yaşayabilmiş şanslı insanlardanım. Şansa inanmam aslında yapmaya inanırım, harekete inanırım, başlamaya inanırım, çok istemeye inanırım, motivasyona inanırım.

Zamanı yöneten kendini yönetir. Projesini, işini, ekibini, kariyerini yönetir. Aslında hayatını yönetir.

“Takatim yok, yine de telefon sarıldım

Son bir özür için

Tüm sevdiğim kadınlardan

Çok mu ayıp hala mutluluk istemek?

Neyse zaten hiç halim yok” diye devam ediyor Teoman.

Takatsiz kalmadığınız, keyifli ve anlamlı işleriniz olmasını dilerim ?

Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on whatsapp