Cümleler birbirine benzemeye başladı:
“Evde üç ayrı odada üç kişi, bilgisayar başında, günlerimiz böyle geçiyor.”
“İnternet yetmez oldu artık.”
“Çember daralıyor!”
Kulağıma çalınan cümleler:
“Ödevi bitirdim ama gönderemiyorum”
“Hocam o link açılmıyor yalnız”
“Bir dakika geç girdim derse hoca beni almıyor”
“Toplantıdayım, odaya girme!”
Ne saçma sapan bir hayatımız oldu, ev mi iş mi okul mu belli değil!
Hiç kızmayın çocuklara, bilgisayar başında oturuyor ise ona şükredin. Okul dediğin evden çıkmaktır, kankilerle görüşmektir, kahkaha krizine girmektir, teneffüslerde maç yapıp terlemektir, flört etmektir, okulu kırmaktır… Derslere, hocalara ve sınavlara ancak böyle katlanır genç insan. Şimdi ise tek bir online derse girmediğinde zavallı öğrenci, ebeveynin cep telefonuna mesaj gidiyor daha ders bile bitmeden. Böyle okul mu olur? Kızmayın çocuklara, daha fazlasını beklemeyin, odasında duruyor ise tamamdır. Onların yerinde ben olsam asla oturmazdım o bilgisayarın başına ders için. Bilgisayar başında olmak istemediği için kariyerini tepetaklak etmiş bir kişiyim sonuçta. Her şeyimiz tam da bir tek yavruların gayreti mi eksik, notu mu az. Bizler üzerimize düşen her şeyi muhteşem yaptık da onlar az mı kaldılar? Dünyanın dengesini bozduk, şimdi söyleniyoruz, arada çocuklar da kaynayıp gidiyorlar. Bu bir farkındalık çağrısıdır, kaynatmayalım çocukları arada.
Aynı ebeveyn gibi insan kaynakları çalışanı da yönetici de iş veren de stresli, hem de çok stresli. Çalışma günleri planlanıyor, kim ofise ne zaman gelecek, online çalışanlar kimler? Online toplantı platformlarında yatıp kalkıyoruz. Her sabah saat 8:00’e online toplantı konuyor, herkes uyandı mı acaba? İşin de tadı tuzu kalmadı aslında çünkü benzer şekilde birbirimizi göremediğimiz, çay saati diye bir araya gelip dedikodu yapamadığımız zamanlardayız. Mola deyip geçmeyin, en temel bilgi yeridir orası, beyaz yakalı tüm çalışanlar bilir. Yeni işe girenler ekip arkadaşlarının yüzünü bilmiyor artık, yolda görse tanımaz, gerçi maskeyle kimse kimseyi tanıyamıyor ya neyse.
Şöyle talepler duyar olduk kurumlardan; online da olsa çalışanlar bir araya gelebilseler, bağ kurabilseler, takım gibi hissedebilseler. Eğitim ve değerleme için kullandığımız simülasyonlarımız şimdi başka bir amaca da hizmet eder oldu, ekip ruhunu korumak, yoksa oluşmasını sağlamak.
Neyse ki uyumlanmak ve adapte olmak konusunda müthiş bir yeteneğimiz var: Şimdi ben kızın online dersi bitmeden son bir görüşme daha yapayım sonrasında yemeğin altını kapatacağım. Oğlumun kreşten dönme zamanı gelmeden zoom toplantısını bitirmeliyim çünkü oda kapısının hemen dışında oturuyor ve toplantının biteceğini anladığı an içeri dalıp herkesle tanışmak istiyor. Evden çalışan beyaz yakalı annenin zihin sesidir bu, duymadan geçmeyelim…