“Hayatım Distopik Bilim Kurgu Film Gibi” isimli yazısında Erden Akkavuk şöyle diyor: “Çok çalışırsan başarırsın” mesajı yerini, “eğer yetenekliysen başarırsın” mesajına bıraktı.
Sevgili Erden’e katılıyorum ve arttırıyorum: Yetenek de başarı için tek başına yeterli değil çünkü kişi yeteneği kullanamayabilir. Öyleyse cümleyi “motivasyonun varsa başarırsın” şeklinde tamamlamayı teklif ediyorum. Şimdilerde buna inanmamızın elbette nedenleri var. Kariyer alanında çalışan biri olarak şöyle örneklerle karşılaşıyorum, teknik alanlara yatkınlığı olan kişinin aslında teknik bir iş yapmak istemediği, sosyal bir alanda çalışmak için motive olduğunu görüyorum. “Sayısal derslerim iyiydi bu nedenle mühendislik okudum ama hayalim hep müzik yapmaktı, olmadı.” diyor biraz buruk. Ya da teknik bir bölüm bitiren kişinin “Satışta olmayı seviyorum çünkü makineler yerine insanlarla çalışmayı seviyorum.” dediğine şahit oluyorum.
Motivasyon teorileri yeni değil, sosyal bilimlerin en eski konularından. Konu eski ama soru hep aynı; “Seni ne motive ediyor?” Bu sorunun tek bir yanıtı olsa ne kolay olurdu ancak yok, hatta yer yüzündeki insan sayısı kadar yanıt mevcut. Her bir kişi kendi yanıtını verecek ise bilginin kişiye özel olduğunu söyleyebiliriz. Peki bu kişiye özel durumu nasıl bilebileceğiz? Yine geldik kendini tanımaya! Tüm yolların buraya çıkması ne garip ve ne kadar anlamlı.
Bireysel başarı için kişinin kendisini tanıması esastır dedik. Peki kurumlar için de benzer bir yaklaşımımız olabilir mi? Şirketin başarısı için çalışanlar, en büyük faktör ise bu durumda onlara eğilmek ve onları tanımaya çalışmak anlamlı bir çaba olabilir. Örneğin bir satış ekibini oluşturan kişilerin güçlü yönlerini bilsek, gelişim alanlarını fark etsek ortak hedeflere koşmak daha kolay olmaz mıydı? Tüm şirket genelindeki yöneticileri tanısak, motivasyonlarını bilsek, gelişim alanları konusunda destek versek her bir departmanı bir nebze iyileştirmiş olmaz mıydık? Sürekli gelişim elde etmiş ve istenen kurum kültürü ile sağlam adımlar atmış hem bugüne hem de geleceğe yatırım yapmış olmaz mıydık?
Bütün bu analizleri yapabilmek için araçlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bizler, en çok yararlanılan değerleme merkezi uygulamalarını eğlenceli simülasyon oyunları ile faydaya sunuyoruz. Kendini tanımak, yetenekleri görmek, motivasyonu anlamak ve şirketin yetkinlikleri ile örtüştürmek için değerleme merkezi çalışmalarımızı keyifle uyguluyoruz. Hedefimiz, terfilerde, gelişim planları öncesinde, hatta işe alımda, henüz ilk temasta çalışanları mümkün olabildiğince çok tanımak. Böylelikle şirket değerlerine uygun kişilerle yola çıkmak. Bunu yaparken aynı zamanda katılımcıya hayat boyu faydalanacağı geri bildirimler vermek. Büyümeye destek vermek, daha çok mutlu çalışan görebilmek. Ekibimizin motivasyonu da işte tam buradan geliyor.
