Uzaktan çalışma iyi mi kötü mü yoksa çirkin mi? Hızlı yaşanan bir dönemdeyiz ve kararlarımızı da hızlı almak zorunda kalıyoruz. Bu bazen düşünme şeklimizi kutuplaştırıyor. Yani bir şey için ya olumlu ya da olumsuzdur diye düşünebiliyoruz. Hiçbir şey mükemmel değildir ama eğer düşünme şeklimizi olumlu yönleri koruyup olumsuzları nasıl değiştirebileceğimize doğru yönlendirebilirsek çok daha etkili çözümler bulabiliriz. Bu şekilde bir bakış açısıyla uzaktan çalışma konusunu şöyle bir gözden geçirelim mi? Önce hangi pozisyonda olanlar bu konuda ne yorumlar yapmış şöyle bir bakalım.
- Kontrol düşkünü yönetici: “Ekibimin ne yaptığını kontrol edemiyorum.”
- Ağır bilgi işçisi: ”Eskiden en azından mesai saatim belliydi.”
- Toplantı ucubeleri: “Video konferanslardan beynimize kramplar girdi, gözlerimiz ekrana bakmaktan helak oldu.”
- Karşı tarafta oturan uzman: “Harika oldu, artık trafik derdi kalmadı.”
- Evcimen beyaz yaka: “Evimin konforunda çalışmak harika. Çok daha verimli oluyorum.”
- Sosyal sevgi pıtırcığı: “Ekip arkadaşlarımla sosyalleşemiyoruz, verimimiz düştü.”
Şöyle bir etraflıca inceledikten sonra aslında gerçekte uzaktan çalışma ile ilgili tek bir sıkıntı var: Sosyal varlıklarız ve birbirimizin duygularını daha iyi anlamak, birbirimize güvenmek ve ortak hedeflere baş koymak için birlikte zaman geçirmeye ihtiyaç duyuyoruz. Diğer maddeleri neden mi eledim? Çünkü onlar uzaktan çalışmanın değil yanlış yönetimin getirdikleri. Hepsine tek tek bakalım isterseniz:
- Kontrol düşkünü yönetici: Kendisi büyük bir sanrı içerisindedir. Ofisteyken her şeyi kontrol edebildiğini zannetmektedir. Bu kadar kontrol odaklı bir yönetim ise ancak son derece standart ve çalışanların kendilerinden bir şey koymadığı işlerde biraz işe yarar. Endüstri devriminin başı gibi. İnsanlar büyük bir makinanın parçalarıdırlar. Günümüz iş dünyasında ise çok saygı değer kontrol düşkünü yöneticiler, ofiste olsalar neyi kontrol edebiliyorlardı ki: “Bugün yaratıcılığını %67 kullandığını tespit ettim, neden kalan %33’ünü kullanmadın? Yarın da böyle yaparsan diline acı biber süreceğim.” Evet bazıları için burnunu her şeye sokmak, şöyle bir etrafa bakıp kimin aylak aylak dolaştığını kimin bilgisayara gömüldüğünü gözlemlemek kontrol sanrısını arttırmanın yanı sıra ego okşayıcı da olabilir. Ama iş sonuçlarına katkısı tartışılır.
- Ağır bilgi işçisi: Ya zamanını planlayamıyor ya da birileri ona dünyayı zindan ediyor. Ya bireysel ya da örgütsel ama kötü yönetimin bir başka sonucu.
- Toplantı ucubeleri: Bu kadar uzun toplantılar yapıyorsanız zaten ofiste de pek verimli değilsiniz, şimdi en azından gözleriniz daha az toplantı yapmanız için sizi uyarıyor.
- Karşı tarafta oturan uzman ve evcimen beyaz yaka zaten uzaktan çalışmadan yanalar.
- Sosyal sevgi pıtırcığı: Belki hepimizin sosyal ve dışa dönük olma derecemiz farklı ama hepimizin içinde biraz da olsa bir sosyal sevgi pıtırcıklığı var. Doğamız böyle.
Biraz radikal bir çözüm önereceğim. Birkaç maddeden oluşuyor:
- İnsanların birbirlerini anlayabilmeleri, güvenebilmeleri ve ortak hedefe odaklanabilmelerini online platformda sağlamaya çalışmanın yanı sıra, daha önemlisi, onları güvenli ortamlarda bir araya getirin. Açık havada ve sosyal mesafeli. Hayır şirket pikniğinden bahsetmiyorum. Belli aralıklarla havanın el verdiği zamanlarda açık alanlarda toplantı yapmaktan bahsediyorum. Ofisi ve kapalı alanları unutun.
- Zamana ayak uyduramayan kontrol düşkünü yönetim şeklinden kurtulun. Hedefler, kaynaklar, bütçeler ve yetkinliklerden faydalanın. Kağıt üzerinde değil, uygulamada.
- Ekibinize zamanlarını sadece iş sonuçları için değil kendi hayatları için de planlayabilmeleri için destek olun.
- Verimli ve kısa online toplantılar yapın.
Ekibinizi ortak hedeflerde buluşturduktan sonra bırakın kendi özgür dünyalarında çalışsınlar: uzaktan çalışsınlar, uzaktan gereksiz karışmayın.