Pandeminin daha da sönümleneceğini umarak yavaş yavaş eski hayatlarımıza dönme hazırlığı içerisindeyiz. Kademeli bir geçiş yapacağız. Her şeyin bir anda eskisi gibi olamayacağını biliyoruz. Ancak bir yandan da yavaş yavaş özgürlüklerimizi geri kazanıyoruz. Acaba ne zaman kuşlar kadar özgür olacağız?
Küçük bir çocukken gördüğüm rüyalardan bir tanesini hala hatırlarım; çünkü aynı rüyanın çeşitli versiyonlarını defalarca gördüm. Nişantaşı’ndaki evimizin balkonundan uçmaya başlar ve bu yolculuğum her zaman Hostes Rona Altınay Sokağı’nın dik yokuşundan aşağı uçarken yanımda uçan kuşların harika seslerini duymam, sonrasında Beşiktaş sahiline inmem ve denizin üzerinde uçmamla devam ederdi. Açıklara geldiğimde etrafta ne bir vapur kalırdı ne de şehrin gürültüsü. Rüya tabi, İstanbul’da böyle dingin bir deniz bulmak pek mümkün değil. Ama o anlarda hissettiğim mutluluğu ve özgürlük hissini kolayca tarif edemem. Benim için kuşlar kadar özgür olmak işte tam da buydu. İyot kokusu rüyamda burnuma dolardı, hatta yosunların kokularını bile duyabilirdim. Martılar benimle birlikte uçardı, çıkardıkları seslere bayılırdım.
Şimdi düşünüyorum, acaba birçok işi evden yapabilecekken normalleşme adı altında tekrar trafikte ofise gitmek zorunda olmak ne kadar bir özgürlük? Havada süzülürken denizi koklamak kadar özgürlük mü? Ya da hala risk varken AVM’lere gidebilme özgürlüğüne sahip olmak, martıların arasında uçup onların sesini duymanın özgürlüğüne eşdeğer mi? Gerçek özgürlük hissini çocuklukta mı bıraktık yoksa? Kendimize özgür olmayan bir hayat mı inşa ettik insanlar olarak? Çocukken hissettiklerimize uzaklaşmak kalbimizi esir mi etti? Kızımızın küçüklüğünü hatırlıyorum, havai fişek gösterilerinden korkardı. Annesiyle onu sakinleştirmeye çalışırdık. O zamanlarda havai fişeklerin kuşları ölesiye korkuttuğunu bilmiyorduk; ama belki küçük kızımızın çocuk kalbi bunun iyi bir şey olmadığının farkındaydı.
Çok yakın zamanda rüyamda Hostes Rona Altınay Sokağı’ndan aşağı uçarken duyduğum kadar neşeli kuş seslerini tekrar duydum ve bu bana kendi çıplak benliğimi, kalbimin yönünü hatırlattı. Sonra düşündüm neden yıllardır şehirlerde bu kadar güzel kuş sesleri duymuyoruz diye. Ve nasıl oluyor da bugün bu kadar neşeli ötebiliyorlar? Güneşli bir cumartesi günüydü ve sokağa çıkma yasağı vardı. İçim bir buruk oldu; çünkü bizim sokaklarda olmamız kuşları korkutmamız anlamına geliyordu. O zaman bizim normalimizde kuşlar bile, kuşlar kadar özgür değildi. Belki de kalplerimiz ancak çocukken sahip olduğumuz saflığı hatırladığı zaman özgür olacak. Önce kuşlar özgürleşecek sonra da biz.
7th Science olarak UltraVital Simulations ürün grubumuzla biz de bu amaca katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Hayır size bir şey satmaya çalışmıyorum. Aksine bir müjde vermek istiyorum. Yakın zamanda iki adet simülasyonumuzu online olarak ücretsiz deneyimleyebileceksiniz. Linkedin sayfamızı takip ederseniz detayları önümüzdeki haftalarda sizlerle paylaşacağız. Sadece şunu düşünüyorum, eğer kalplerimizi tekrar özgürleştirebilirsek belki ben de bir akşam rüyamda tekrar denizin üzerinde martılar ile beraber uçabilirim.